Yazılarımı okuduktan sonra yorum yapmayacak olsan bile yazımın hemen altındaki "okundu" butonunu işaretle olur mu :)

17 Kasım 2013 Pazar

Veda Değil

Meraba okur. Blog konusunda bir iki şey diyip gidicem de. 
Kendimi derslere daha fazla vermem gerektiği için pek blog okuyabileceğimi sanmıyorum. Yazmak istediğim bir sürü yazı ve eklemek istediğim bir sürü fotoğraf var ama ne zaman ekleyebilirim emin değilim. Blog benim için bazen ilgimi çeken şeyleri paylaşma bazen de soluklanma yeri. Ama kendimi kaptırıp fazla vakit harcayabiliyorum blog diyarında. Bu bir veda yazısı değil. Uğrayıp yazı paylaşırım yinede, çok sık olmasada. Ama fazla blog okuyabileceğimi sanmıyorum bu sebeple takibinde olduğum bloggerların haberi olsun  istedim ^^ 
Hadi görüşürüz :) 

9 Kasım 2013 Cumartesi

Abur-Cubur *.*

Abur-cubur u pek çok kişi gibi bende çok severim ama işte çok yiyemiyorum. Sivilce felan yapıyor, kilo aldırıyor e bide pek sağlıklı değiller bunların dışında. Neyse işte bazen içimdeki o iyi sesi dinlemeyip marketten canım ne istersen alıyorum heheh :D Heh işte bu yazıda birkaç abur-cubur çeşidinden konuşucam. Hepsi Türkiye'de pek meşhur değil ama beğendiğim için paylaşmak istiyorum :)
Oreo: Kurabiyesinin tadı yanık gibi ama beğendim ben bu kurabiyeleri :) Tabi internette okuduğum kadar yere göğe sığdırılmayacak gibi bir tad değil ama hoşuma gitti benim. Migros'tan almıştım.
 Hershey's "Cookies'n'Creme": Bu çikolataya bayıldım, çok güzel :) Bunu da Migros'tan almıştım. Tekrar bulamadım ama bu çeşitinden.
Açılmış hali
 Choklets: Almanya'dan gelen bir akrabamızın getirdiği çikolata soslu fıstıklar. Tadı güzeldi ama ben en çok görüntüsünü beğendim :)
Ritter Sport: Metro'dan aldığım bir kutu acayip şirin çikolatacıklar. Tadları da çok güzeldi :) Pembe olan çilekli, mavi olan yaban mersinli, beyaz olan yoğurtlu. Hepsinin kremasıda yoğurtlu tabi. Kutusunu halen saklıyorum; kullanırım diye :D
Non Stop! Mini Chocolate Chip Cookies(Çikolatalı küçük kurabiyeler): Metro'dan aldım. Tadına bayıldım, kutusuna bayıldım, şekline şemaline herşeyine bayıldım. Ama bir dakka fiyatını hiç sevmedim, biraz tuzlu fiyatı..
Kurabiyeler bittikten sonra farkettim ki dışındaki kartonu çıkarınca içinden ince plastikten bir bardak varmış, yani kutunun iskeleti gibi birşey. Heh işte aldım ondan kalem kutusu yaptım, zaten ihtiyacım vardı :) Akrilikle resim çizdim üstüne.
 Resmin arka tarfında aynı kurabiyeden tekrar aldığımıda görebilirsiniz :D
Kalemlik demişken okul için severek aldığım kalemliğimi de paylaşmak istiyorum :)

Sizin sevdiğiniz ya da ilginç bulduğunuz farklı abur cuburlar var mı? :)

6 Kasım 2013 Çarşamba

Allah Bir Çene Vermiş...



Merhaba Okur! Nasılsın, iyisin inşaallah :) Ha, beni sorarsan çokta iyi olmadığımı düşünüyorum. Neden mi? Dur bak anlatıyorum..
Şimdi olaya ben bir hafta önceden başlıcam ama neden çünkü bir kopukluk olmasını istemiyorum. Ama asıl olay bugün oldu.
Şimdi efendim geçen hafta çarşamba günü bizim yazılı haftamız başlamış oldu. Bizim için yazılı haftası tam olarak diğer okullarla aynı olmuyor. Geçen yıl bütün sınavlar bir haftaya sıkıştırılırken bu sene; geçen hafta çarşambadan bu hafta cumaya kadar düzenli olarak yayılmış şekilde oldu bu sınav haftamız ve halen devam ediyor(ha bence bu şekilde biraz daha iyi oldu çünkü geçen sene bir gün de 2 sınav oluyorduk bir hafta içinde, ama bu yıl bir gün 1 sınav diğer gün 2 sınav şekilde oldu.) Neyse işte bütün sınıflar birbirine karıştırılarak yapılıyor yani yok öyle sınıfımda, sınıf arkadaşlarımla sınav olayım(kopya çekip sınavlarımı yükselteyim :D ), olmuyor işte :D Aslında bir bakıma iyi birşey işte yani bu durum, kopya çekicek olan yine çekiyor(kopya yazım için tık tık ) ama kendi sınıfında kopya çekmekten bambaşka bir kopya çekmek oluyor o kopya olayı(Linkteki yazıyı okuduysanız azıcık fikir edinmişsinizdir. Çok mecbur kalmadığım sürece kopya taraftarı birisi değilimdir ama diyorum ya bazen çok lazım olur ya, kopya o zamanlar için işte :D ). Herneyse işte okula yeni gelen müdür ve yeni gelen pekçok hoca kopya çektirmemek için bin bir türlü öğrenciyle baş ediyorlar ama öyle böyle değil bildiğiniz ince eleyip sık dokuyorlar ve yakaladıkları an gağdın depesine yapışdırıyorlar gırmızı ka yı(kağıdın tepesini "kırmızı k" harfi yazıyorlar :D). O "kırmızı k" harfi e-okul a geçen bir "k" harfi oluyor yani Meb'in bile sizin kopya çektiğinizi öğrenmesi oluyor ayrıcaaa kağıdınız da hoca tarafından okunmuyor(100'lük bile olsa). Yaaa işte nelerle uğraşıyorlar, hayır sorsan Meb'de ki amcaların hepsi lisede kopyanın alasını çekmiştir :D Neyse işte bugün okuldan bir kızın da kopyası yakalanmış ve kağıdına "kırmızı k" yazılmış(Niye özellikle "kırmızı k" diyorum? Çünkü müdür habire bastıra bastıra söyledi bu özelliği de ondan, gıcık oldum...)  Heh işte o kız okulda baygınlık geçirdi; artık gerçek mi yalan mı bilemem ama herşeyi abartan bir kız olduğunu özellikle söylüyeyim.

 Tabi bugünün asıl olayı o kızın baygınlık geçirmesi değil, banane ki yalancıktan bayılmalardan :D Bugün 2 sınavımız vardı Tarih ve Fizik. Tarih sınavında tarih kağıdımın tamamını doldurdum ama bir yerde şüphe duydum, aklımda ki başka birşey de olabilir mi diye. 
Hadi naaptım bilin bakalım. Ay uf tamam kopyaya bakmasaydım ve aklımdakini yazsaydım yine 100 alıcaktım biliyorum ama baktım işte kağıda ama zaten aklımdaki doğruymuş. Sınavdaki görevli hoca da çok sevdiğim bir hoca ve gördü kopyamı, aldı kağıdımı ve kopyamı ama kağıdıma "k" yazmadı. Çünkü kopya çekmiş olmuyordum ki, kağıdım zaten tamamen(hatta ekstra bilgilerle) doluydu ve o kontrol için baktığım şeyi zaten ezbere biliyordum ama tereddüte düşmüştüm işte. Sınavın çıkışında hocaya yalvar yakar o kopya kağıdında yazan bölümü ezbere söyledim de inandırabildim kendime, yoksa bide yalancı olucaktım. Ha ayrıca tarihten 100 aldım :) (kendi hakkımla aldığım harika 4 tane 100'üm var şuan :) )

Tarih sınavından sonra dün gece bir türlü çalışamadığım fiziğe deli gibi çalışmaya başladık arkadaşımla. Hatta öğle yemeğine de çıkmadım arkadaşımla ders çalışırken atıştırdım birşeyler. O kadar fazla çalışıcak şey vardı ki bir türlü yetiştiremedim; eksik kalan bölümler oldu ama şükür ki onlar sınavda çıkmadı. Ama sınavda yaşadığım stresi bir ben bilirim bir de Allah. Heh işte başlığımızda ki ana ucube kahramanımız burada çıkıp geliyor. Bu çocuğa bir isim verelim, adı Ehliyet olsun. Neden ehliyet dediğimi de açıklayayım: Bu çocuk aslında benden 1 yaş büyük(ki görüntüsü kesinlikle daha ilköğretim ya da lise 1 gibi dursada) ve aslında okulu bırakmış bu zat-ı fuzuli(gereksiz kişi) ama gelin görün ki yeni yasalarda ehliyet almak için lise diploması lazım gelince okula geri dönmüş. Böyle saçma bir hikayeden uydurdum bunun Ehliyet ismini yani. Bütün bunlarıda lise 1 de ki kardeşimden duydum, Ehliyet onun sınıfında da. Yazık garibime yaa, ben bir ders bile dayanamadım bu Ehliyet'e yahu. 

Neyse efendim sınava girdik işte. Benim fizik sınavım var, bu Ehliyet'in de arapça sınavı varmış. Hayır arapça sınavını da sürekli çene çalarken söylediklerinden anladım. "Hocam yea, ben arapça okuyabiliyorum ama yazamıyorum yea, okunuşuyla yazsam olmaz mııı?" hayır bir ders bunu söyledi durdu, sonra habire birileriyle konuştu. Hayır, mükemmel(!) hocamızda sohbete katılınca zaten dellenen ben iyice dellendim. Dayanamadım "Hocam biraz sussak" dedim kibarca, hoca susturmaya çalışırmış gibi yaptı. Biraz sonra yine bir sohbet ortamı oluştu, ben o sırada sorularla boğuşuyordum resmen. Sorular bence o kadar zor değildi ve belki ben bu sınavdan da 100 alabilirdim ama saolsunlar soruyu çözmeme bir güzel engel oldular. Ayrıca ara ara gelip 10. sınıfların kimya sınavında eksik yazdığı bölümleri tamamlayan Kimyacı da cabası. 
Sınavın sonuna doğru bu Ehliyet denen çenesi düşük, daha yüksek sesle konuşunca sonunda bağırdım buna "YETER ARTIK SUS! Bİ FİZİK ÇÖZDÜRTMEDİN!" dedim ve anında sesi kesildi. Neden en başında bağırmadım diye pişman oldum ama son pişmanlık bir çare etmiyormuş işte. Saolsun fizikten sanırım 60 civarı birşey alıcam hatta 60 alırsam şükredicem. 
Mesele, madem okuyup bir yerlere gelme niyetin yok gelme okula. Bıktım böyle insanlardan. Hayır yani insanlar için okul o kadar lüzumsuz görünüyor ki. O çok bilip konuşan ağızlarına kürekle vurmak gerek bence. Sen okumak istemiyorsan söyle babana; erkek isen sanayiye, kız isen kocaya versin de düşün bir yakamızdan. 

Oh be anlatınca rahatladım cidden. Saol be bloğum ve okurum :)
Öyle işte.
 
Not: Amma doldum birgünde ya..
Dip Not: O uyuz çocuğa isim verdim çünkü yazımı hakaret içerikli yazmak istemedim ^^
Derinliklerden Bir Not: Şu aralar fuzuli(gereksiz, luzumsuz) kelimesini kullanmayı pek sever oldum. 
Ozzy Osbourne - Dreamer deyip gideyim ben ^^