Yazılarımı okuduktan sonra yorum yapmayacak olsan bile yazımın hemen altındaki "okundu" butonunu işaretle olur mu :)

25 Şubat 2014 Salı

Zorunlu Okunacak Kitap Listesi #2 - Yaban Kitap Özeti

Eveet nihayet 2. kitabımızdayız :) Çoktan 3. kitaba başladım ayrıca, onun yazısı da yakında gelir :) 
Maalesef kitabımız ilk görüşte bende acayip gıcıklık hissi uyandırdı ve amcamızın bütün kitapları da aynı kapağa sahip ne yazıkki :(  Fakat bu kötü kapağın arkasındaki romanı oldukça beğendim ve söylemeden edemiyeceğim Yakup amcamız beğendiğim bir Türk yazar oldu :) Diğer kitaplarını şimdi okuyacağımı sanmıyorum çünkü bulunduğu dönemden kaynaklı(Cumhuriyet dönemi) yazdığı kitapların büyük bir kısmında benzer temalar işlenmiş. Kitapta beğenmediğim bir yön daha var; Kemalistliği çok övmüş. Bence bir insana kayıtsız şartsız bağlanmak hatalı bir davranış, her insan hata yapar sonuçta ve Atatürk'ün de hataları olmuş. Ne yere göğe sığdıramamalı ne de yerin dibine sokulmamalı. Maalesef insanlar pek tutturamıyor bunun ayarını...

Kitap özetimize geçelim artık :)


-----UYARI! Kitabı okumak isteyenler buradan sonrayı okumasın!-----  
Kitabımızın ana karakteri Celal Paşa'nın oğlu Subay Ahmet Celal. Kitaptaki yazanlar Ahmet Subay'ın günlüğüdür. Karakterimizin İstanbuldaki burjuva sınıfında bulunmakla beraber bu durumdan yorulmuştur. Çevresinde yapmacık pekçok insan bulunması bu yorgunluğunun en temel sebebidir. Köye Türkiye'nin asıl sahibi olan anadolunun parçası insanlarla içiçe yaşamak için gitmiştir ayrıca yardımcısı Mehmet Ali çağırmıştır onu kendi köyüne. 
Köye gittiğinde gurur duymaya başladığı ama İstanbul'da utancı olan savaşta kaybettiği sağ kolunun aslında hiç dikkat çekmediğini farkeder. Çünkü köyde hastalık, kolsuz olmak, ağma olmak v.s. gayet olağan şeylerdir. Çok uzatmadan söyleyeyim köyde umduğunu bulamamıştır; insanların cahil olması, ürkek olması, karnını doyurmak dışında başka derdinin olmaması onu hüsrana uğramıştır ama yine suçu burjuva sınıfında bulmuştur. Halkı kendilerinden o denli soyutlamarının halkı bu hale düşürdüğünü söylemektedir karakterimiz.
Olaylar kısaca şöyle gelişiyor kitapta: Karakterimiz köyde bunalıma girmenin eşiğindeyken aşık oluyor: komşu köyde yaşayan yetim Emine'ye. Hatta bu aşkından dolayı Mehmet Ali'nin ailesinin yanından ayrılıyor çünkü Emine'yi Mehmet Ali'nin kardeşi İsmail de sevmektedir. Ahmet Subay, İsmail'in yaşının küçük olmasını fırsat bilip hemen Emine ile evlenmek ister ama Emine kabul etmez: Ahmet Subay'ın "Yaban" olduğunu söyler ayrıca İsmal ile evlenmeyi düşünmektedir. Ahmet Subay yine bunalımın eşiğinde dolaşmaya başlar. Tabi o sırada Sakarya Savaşı sürmektedir. Savaştan bi haber köy halkı düşmanın palavralarına inanmakla beraber Türk askerine de düşman kesilmiştir. Ta ki düşman askerleri köye gelene kadar; köyü talan ederler, yağmalarlar, yakıp yıkarlar ve en son halkın namusuna el uzatırlar. O sıra da Emine kendisini kurtarabilecek tek kişinin Ahmet Subay olduğunu anlar ve gizlice onunla kaçmaya kalkışır fakat onlar kaçarken çıkan kargaşa sonucu düşman askerleri köy halkını ateşe tutar. O sıra da Emine ve Ahmet Subay da yaralanır. Emine'nin artık kurtulmasının imkanı olmadığını anlayan Ahmet Subay günlüğünü Emine'ye bırakır ve uzaklara gider. Ahmet Subay'ın günlüğünü ise çok sonra köye gelen Tetkiki Mezalim Heyeti bulur.
Diğer karekterleri tanıtacak olursak:
-Mehmet Ali: Ahmey Subay'ın yardımcısı. Ahmet Subay ile cephede beraber savaşmışlar.
-İsmail: Mehmet Ali'nin kardeşi. Yaşı küçük olmasına rağmen oldukça yaşlı görünmektedir. Köyün zor şartlarından kaynaklı olarak insanlığı pek gelişmemiş bir genç.
-Zeynep Kadın: Mehmet Ali'nin annesi. Hayatının amacı ailesinin karnını doyurmak olan sert mizaçlı Anadolu kadını.
-Emine: Ahmet Subay'ın aşık olduğu komşu köyden bir kız.
-Bekir Çavuş: Köylünün arasında cahillikten kurtulmaya belki de en yakın olan insan. Daha önce cephede çavuşluk yapmış.
-Süleyman: Hayırsız karısını seven, sıtmalı gariban bir adam.
-Cennet: Süleyman'ın hayırsız karısı.
-Memiş: Süleyman'ın konuşmayan dostu.
-Salih Ağa: Fırsat buldu mu herkesin  parasını yürütmeye çalışan iğretisi karakter.
-Şeyh Yusuf: Köyü uydurmalarla kandırıp dolandıran, azığı bitince köye gelen ve taşıyamayacağı kadar çok hediyeyi yüklenip gidecek kadar arsız bir Şeyh.
-Emeti Kadın: Ahmet Subay taşındıktan sonra onun bakımını üstlenen tatlı teyze.
-Hasan: Emeti Kadın'ın torunu, küçük yaşında çobanlık yapıyor.(Sanırım kitaptaki en sevdiğim karakter.)
Kitaptan altı çizili sözler:
Biraz uzun bir özet oldu ama zaten bu özeti daha çok kendim için çıkarıyorum, bu serinin ilk yazısında da dediğim gibi okulda verilen listedeki kitaplardan sene sonu sınav yapılacak. Hem okuduklarımı unutmamak hem de unutursam dönüp buradan okuyabilmek için yazıyorum. Ayrıca ödevi olan ya da ilgilisi de okusun diye bura da yayınlıyorum :)


Öyle işte... :)

19 Şubat 2014 Çarşamba

Karmakarışık |:-B (Okul yazısııı :) )

Başlıkta yukarıdaki ifadeyi yapmaya çalıştım ama benzedi mi bilemiyorum :D
Pek saçma ve karışık bir okulum var yahu. Bir gün içersinde bile pek çok saçma olayla karşılaşabiliyorsunuz. Birinin işi dedikodu, birinin işi iftira, birinin işi sevgili v.s. örnekler çoğalır gider. Ha keza aralarında ders çalışmak derdi olanlarda var ben ve N. ile beraber koca okulda toplasan 15 kişi(koca okul da hepi topu 250 kişi mi ne :D ). Bu karmakarışık minik topluluk içinde olan bitenler ne kadar şaşırtıcı olabilir ki diyebilirsiniz ve haklısınız tebi ama ne bileyim bana şaşırtıcı geliyorlar :D
Eğer Türkiye'de liseler arası bayılma şampiyonası olsaydı bizim okul açık ara geçerdi tüm liseleri :D Daha dün birisi bayıldı. Valla bu sene herhalde 8-10 tane bayılma vukuatı oldu. Olayın komik yanı biylojicinin bunlarla dalga geçmesi. Adam biliyor tabi işin sahtekarca olduğunu :D E napcaan onlarda haklııı, ders çalışmaktan(!) mecalleri kalmadı e yazııık...

Sonracıma geçen hafta okula yeşil çay götürmüştüm, kendim demlemiştim ama pek tutturamamışım demini, fena halde acı olmuş. İşte ben bu aşırı demli çayı okulda içerkene sınfıtan bir çocuk da istedi çaydan, su şişesine birazcık çay doldurdum bende(Bu çocuğun çok saçma bir karakteri var. Nasıl anlatıyım; sınıfta birisi birşey mi yiyor hemen koşuyor o da istiyor mesela.) Herneyse çayı öyle bir demlemişim ki rengi koyu sarı. Sonra da kızlar gülmeye başladılar :D Çişe benzetti herkes, yani bir kısmı için ben öyle sanıyordum. Sonra sınıfa başka bir çocuk girdi o sırada tepkisi şu:
-Yuh oğlum okulda ne içiyorsun!
-Ehehe, yeşil çaay~~
-Haa, yavaş yavaş içince sen; ben de ne sandım eheheheh
Akıllı varlık içtiği şeyi bira sanmış. Şok oldum resmen ya, o sırada beyni yakınlardaymış ama bir türlü ona uğrayamamış sanırım -.-"

Hah! Bir de arama olayı vardı. Hani okullarda telefon, kulaklık, makyaj malzemesi, sigara falan bulabilmek için hocaların çıktığı heyecanlı arayış varya ondan bahsediyorum :) Bizim okulda "arama yapılacak" denildiği anda herkes birşeyini saklamaya başlar. Saklayacak eşyası olmayanı bile panik kaplar. Halbuki kimse sormuyor "bunu hocalardan mı duydun?" diye. Çünkü genelde yalan oluyor bu arama uyarısı. Geçenler de yine bir "arama var" lafı dolaştı ortalıkta. Bir baktım bizim sınıftaki erkekler ve diğer 11. sınıftaki erkekler toplandı, birisi cam kenarına çıktı ve tavandaki tabakaları kaldırıp ne saklayacaklarsa oraya saklamaya başladılar. Bizim koridordaki tavanlar bir iskelet üzerine yerleştirilmiş tabakalardan oluşuyor, bilmem anlatabildim mi :D Hayır nerden gelmiş öyle bir yere saklamak akıllarına :D Okul bu sene aramalar konusunda 10 level aynı anda atladığından dolayı öğrencilerde otomatik olarak level atlıyorlar tabii :D

Birde dert yanayım öyle gideyim bari :D
Sanırım insanlar benim ciddi olup olmadığımı anlayamıyor. Sabah sınıftan kızın birine bir şaka yaptım nasıl ciddiye aldı nasıl ciddiye aldı anlatamam. Suratı düştü, tepkileri değişti; neredeyse özür dileticek bana. Şakadan kastımda "heey sırada önüme neden geçiyorsun" manasında... Çok mu poker face'im** bir anlasam. Sık sık ciddi görünsemde bende gülebiliyorum, espiri yapabiliyorum. Allah'ınızı seversiniz aklınızdan zorunuz mu var? Nedense bana çok yakın olanlar dışında kimse tepkilerimi ve laflarımı tam olarak anlayamıyor...
Sonra bide o kız benimle tekrar konuşmasın mı? Ne sanıyor bu kız kendini acaba -.-"

**Poker face: Eğer duygularınızı yüzünüze profesyonelce yansıtmıyorsanız yani bu benzetmenin asıl yapıldığı poker masasında elinizin iyi mi kötü mü olduğunu belli etmiyorsanız poker face'sinizdir.
Mesajımızı da verip gidelim(Tabi ki ciddi değilim bu laf hakkında :D ) :D
Öyle işte :)

13 Şubat 2014 Perşembe

Yiteeeeer!! (Motivasyon yazısı)

Yeteeeeer!
- Ders çalışmaya oturduğumda mesaj atan arkadaşlara,
- Sınıfta benimle uğraşıp duran süper zekalı kıza,
- Sınıftaki eşit ağırlığa geçmek istediğini söyleyip bir türlü geçmeyen ve ayrıca geveze olan akadaşlara,
- İlerizekalı gibi gelecek yılki Ygs'mize gün sayanlara,
- Üretkenliğini yalnızca kaygı ve bahane de kullanan beynime
yeter artık!
Hedefimi artık kesin olarak belirlediğime göre ona ulaşmak için elimden geleni yapmalıyım!
BAHANE YOK!


Son zamanlarda dinlediğim ve çok sevdiğim bir şarkıyla bitireyim bari :)
Not: Ben gibi motivasyon ihtiyacı duyanlara yararı olur umarım :)
Dip Not: Herkes musmutlu ve motivasyon dolu geçirir günlerini inşaallah ^_^
Derinlikteki Not: Tıptan vazgeçme eşiğindeydim ve vazgeçtim. Yeni hedefimi söylemek istemiyorum ama kazanabilirsem öğrenirsiniz inşaallah :) 
Öyle işte :)

9 Şubat 2014 Pazar

Durum Raporu :)

Belki merak eden olmuştur nerelerdeyim diye; telefon başında takılıyorum genelde yaa :D Yazmak isteyip isteyip de bilgisayar başına bir türlü oturamadım yahu, ondan yokum 2 haftadır. Anca blog okuyorum ama daha okumam gereken 30 yazı felan var, hatta geçen telefonda sekmelere doldurmuşum blogları, telefon uyarı verdi. Meğer benim telefonda sekme sınırı varmış, onu da öğrenmiş oldum :D

Sonracıma tatil boyu ödevden kaçıp kaçıp gezen Zen'in ödevlerine nooldu acaba? Evet, doğru cevap yine son güne kaldı :D Şuan derslerin olduğu günlere bölüştürüyorum ödevlerimi; Kimya ödevi çarşambaya kadar, fizik salıya kadar... :D Aslında ayıp etmeyeyim kendime fizik ödevini baya bir azalttım, birazdan da biyoloji ödevi yapmaya gidiceğim :) Öyle yani gezdiğim yerler hakkında da yazı yazmayı düşünüyorum ama ne zaman yazarım hiç bilmiyorum yaa(Gezdiğim yerden kastım kafe felan, şehir dışına çıkma hayallerim vardı ama gerçek olmadı maalesef :D ) :D

Öyle yani herhalde yeterli şimdilik bu durum raporu :) Hiç kalkmak istemiyorum şu bilgisayarın başından ama naapalım ödevleri yapmak gerek :D

Öyle işte :)