Yazılarımı okuduktan sonra yorum yapmayacak olsan bile yazımın hemen altındaki "okundu" butonunu işaretle olur mu :)

6 Eylül 2014 Cumartesi

Depresyon Saçmalığı (*Trompet Efekti* Vıtzırı Vıtzırı Vıt Vıt Vıııııt :D)


 Bloğumun şimdiye kadar ki en saçma başlığını da atmış bulunmaktayım :D
Sabah NTV'de Canım Doktor programında depresyondan bahsediyorlardı. Oldum olası depresyonun ne olduğunu merak etmişimdir. Daha önceki yazdığım bir yazımda depresyonun eşiğinde olduğumu düşünmüşlerdi ama sanmıyorum. O kadar değil. Neyse programda uzman bir psikiyatrist konuşuyordu ve konuşması bitince direk şunu düşündüm "bu doktor işinin ehli" ya da en azından psikolojiden çok iyi anladığı kesin. Düşünün sokaktasınız ve bir tanıdığınızla karşılaşıyorsunuz ama tanıdığınız size selam dahi vermiyor. Hah işte o doktor bu durumu bir sürü duygu süzgecinden geçirerek değerlendirdi. Bu durumda yaşayabileceğiniz hemen hemen bütün duyguları; öfkeden yardım etme ihtiyacına kadar. (Hayır, o doktorun reklamını yapmıyorum :D ) Şok oldum ama dinlerken, gayet açık net bir şekilde ifade edişine daha çok. Ve bu anlattığından sonra dediği şu oldu "Bakın yaşanılan olayda herhangi bir değişim yok ama bir sürü duygu yaşabilirsiniz bu olayla karşılaşınca. Yani hayatta önemli olan ne yaşadığınız değil onları nasıl değerlendirdiğinizdir." Tamamen aynı olmasa da böyle bir şey dedi(bulabilseydim bugünkü programın videosunu keşke). Doktor haklı okurlar. İnsanı depresyona sokan yaşadıkları değil bu olayların karşısında yaptığı değerlendirmedir. Yani birinin size selam vermemesini(doktorun programda yaptığı bir değerlendirme) "belki sorunları vardır ve bakmıştır ama görmemiştir beni, nasıl olduğunu sorsam mı acaba?" boyutuna getirebilirsiniz. İnsanlarının çoğu iyi niyetli insanlarla SAF diye dalga geçerler ama belkide o insanlar kendileri için en iyisini yapıyorlar. Polyanna olmak ve mutluluk oyunu oynamak gerek belki de bu dünyada. Diğer şekilde açıkçası hiç çekilmiyor yaşamak. 
Programda Robin Williams'ın intiharından da bahsettiler. Doktor Robin Williams'ın ölmeden kısa bir süre önce söylediği sözün bir yardım çağrısı olduğunu söyledi, bahsettiği söz(sözü tam hatırlayamıyorum ama): Şu dünyada en kötü şeyin yalnızlık olduğunu düşünürdüm ama en kötü şey insanı yalnızlaştıran bir kalabalığın olmasıymış. Tabi doktor bu sözden sonra depresyon tedavisi hakkında pekçok bilgi de ekledi: Depresyonun sadece haplarla tedavi edilemeyeceğini, iyi bir psikiyatristle yapılan terapilerin daha etkili olacağını söyledi. Terapi fiyatlarının pahalı olduğunu söyleyen hastalarada senelerce kullanılacak bir antideprasan fiyatının terapiden daha pahalı tuttuğunuda söylüyordu. Depresyonun sadece psikolojik olmadığını ve bazı bedensel rahatsılıkların depresyonu tetiklediğini söyledi. 
Programın sonucunuda özetli sunucu olan başka bir doktor(programı en başından itibaren izlemedim): İnsanı depresyona sokan yaşadığı olaylar değil bu olaylara verdiği tepkilerdir(yani tepkilerinizi toparlayın :D ). Eğer hastalıklarda insanın depresyona girmesini sağlıyorsa hastalıklar karşısında umutsuz olmamak gerekiyor. (Verdiği örnek)Doktora gidip fıtık olduğunuzu öğrenince "Al işte, hayatım bitti şimdi. Artık hareketimde kısıtlanıcak" demek yerine fıtık olmasına rağmen fıldır fıldır etrafta gezip dolaşan neşeli insanları düşünün çünkü diğer şekilde sadece hayatı kendinize zehir edersiniz ve iyileşeceğiniz varsada siz sürekli kendinize iyileşemeyeceğinizi telkin edeceğinizden dolayı daha da kötüleşebilir durumuz(kendi yorumlarımı da ekledim :D ) 
Böyleydi yani. Bir şeyler kattı bana bu program bu sebeple mutluyum. Ama aklıma takılan bir şey daha var. Sanatkarane olsun diye melankolik melankolik şiirler, şarkılar, kitaplar(v.s.) ne arkadaş ya! Tamam bazısı çok güzel oluyor gerçekten ama ne katıyor insanlara? İkiside ölümcül hastalığa yakalanmış iki gencin aşkı vıdıvıdıvıdıdvıdıdıdıvıdıdvıdıvdı Hayat zaten yeterince problemli ve biz buna karşın mutlu kalmaya çalışırken ekstra şeyler gerekmiyor. Ki buna rağmen bu tip şarkılarla, filmlerle de halen ilgilenebilir insanlar ama en azından onların hayal ürünü olduğunu ve içselleştirmemek gerektiğini de bilmek gerek. Kapiş! :)

Mutlu akşamlar efendim :))))
Öyle işte ^^
Edit: Polyanna'nın mutluluk oyunu kısmına bir dipnot düşme gereği hissettim. Mutluluk oyununu abartıp bütün kötü olaylara kör olmamak gerek. Önce akıl süzgecinizden geçirin zararı olabilecekler, olmayacaklar gibi. Sonra mutluluk oyununa küsmeyin aman ha :D 

12 yorum:

  1. bak çok haklısın evet ya demek ki bizim yaklaşımımız önemli.

    ve son paragrafta ne kadar haklısın ya. bizi üzcek şeyleri neden okuyalım değil mi yaa :) kurgu onlar kurgu.

    kaybolma ama taam mıı :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Değil mi :))
      Kurgu olduğunu unutmadan okursak zararı yok :P :D
      Buralardayım buralardayım :D

      Sil
  2. Zen evet başlık saçma olmuş. :)
    Ama eğlenceli!! :)
    :)
    Kafa'daki yeni yazılara öykülere beklerim...

    YanıtlaSil
  3. Mutluluk dansı için, mutlu mutlu şarkılar dinlemek gerekir ama di mi? :-)))))))))))))))))
    Mucckkkkksssssssssssss...

    YanıtlaSil
  4. son yazıma baksana amaaa sen varsın kiii :)

    YanıtlaSil
  5. dünkü yazımda sen varsın kiii :)

    YanıtlaSil
  6. gördüm. geb bulut. çok sevindim ki. o da çok iyi bi arkadaş. senin gibiii :)))

    YanıtlaSil

Merhaba okur :) Yorumun için teşekkürler ^.^
NOT: Lütfen yorumunuza blog adresinizi ayrıca yazmayınız. Zaten isminize tıklayarak bloğunuza ulaşabilir herkes. Blog adresi(url) yazan yorumlar yayımlanmayacaktır.
Sataşmak amacıyla yazılan ve bunu yapmış olmasının üstüne birde anonim olan yorumlar,
Spam yorumlar yayımlanmayacaktır.
Anonim yorumlar rahatsız etme amacı gütmediği sürece yayınlanır ^^