Yazılarımı okuduktan sonra yorum yapmayacak olsan bile yazımın hemen altındaki "okundu" butonunu işaretle olur mu :)

16 Ekim 2011 Pazar

Zennn "(O.o)

hmm aslında bu nickim başında biraz saçma ve aslı olmayan bir nedenden dolayı seçmiş olduğum bir nick :D her yaptığım çizimim altında ve çoğu internet sitesinde kullandığım bir nick :) yani kısaca bazı yerlerde zennn diye tanınırım :] bazı arkadaşlarım bana zenna diyor ama siz demeyin onlarda demesin :D Türkçe gerçekten çok esnek yav :D  neyse işin aslına dönersek bu nicki ilk kullanma nedenim bazı yörelerde kürtçe Zeynep demek olmasıydı :) ama sonra araştırdığımda budizmdeki bi inancın 'zen' olduğunu öğrendim. doğrusu rahatsız oldumda diyemem :) çünkü bana göre çoğu din ve inaçta mantıklı en az bir düşünce vardır. belki siz öyle düşünmüyor olabilirsiniz ama diyorum ya: bana göre :) çoğu din ve inancı araştırırsanız birçoğunun sonradan aslından bozulduğu belli olur: budizm(konuyla alakalı olduğu için bu örneği veriyorum.) de buna bir örnek.. Buda, insanların kendisine tapmasını istememiş mesela.. insanlarda oluşan düşüncelerle günümüzde Buda'ya tapılır olunmuş.. bunların dışında budizm de benim hoşuma giden düşüncelerde var insanın iç huzura bulması, sakin olması, kendini tanımaya çalışması :) çoğu dinde islam ile alakalı bir kaç yer vardır çünkü; islam mantıklı düşüncelerle donatılmış bir dindir. herşeyin bir açıklaması vardır. mantklı bir açıklaması olmadanda ben hiçbirşeye hemen inanmam zaten :) olması gerekende bu değil mi? konuyu yine dağıttım yaa :D zen den bahsedeyim size biraz :)

Zen Nedir?

Zen yalnızca, derin bir ahenk içinde
Her tür çelişki içeren engin bir yaşam bilir.
Gece gündüz ile ahenk içindedir.
Mevcudiyet, yokluk ile ahenk içindedir.
Bu engin ahenk,
Bu eş zamanlılık Zen Manifestosu’nın özüdür.
Saygı ve sevgi içeren, hiçbirşeyi reddetmeyen, hiçbirşeyi kınamayan
Tek yaşam biçimi budur.

OSHO: ZEN MANİFESTOSU

 
Kar tanesi düşüyor
Derin sonsuz
Sessizlik…

Birbiri üzerine uzanır
Düşen yapraklar
Yağmur damlası
Yağmur damlasına çarpar

Düşmüş bir çiçeğin
Dala geri dönmesi mi?
O bir kelebekti.

İşte Zen bu...

Zen'in insanlık var olduğundan bugüne kadar farklı coğrafya ve toplumlarda farklı pratiklerle ortaya çıkmış olabileceğini söylemek yanlış olmaz. Kişi Zen’i anlayabilmek için kendisini ters çevirmeli alt üst etmelidir. Bu durumu anlatan çok güzel bir hikaye şöyle; Bir Profesör Zen’in ne olduğunu öğrenmek için bir Zen ustasını ziyarete gider. Usta Profesöre çay ikram etmek ister. Otururlar ve usta kendi fincanına çay koyduktan sonra profesörün fincanını doldurmaya başlar. Ancak fincan çay ile dolduğu halde usta çay dökmeye devam eder. Bir süre sonra Profesör dayanamaz ve "Artık doldu, daha fazla alamaz! der. Usta ise "Tıpkı sizin zihniniz gibi, zihninizi boşaltmadan size Zen’i nasıl öğretebilirim?der. Oysa batı dünyası insanların zihnini sürekli doldurmaları, karışıklık içinde her türlü bilgiyi beyinlerine istiflemeleri için sürekli çaba içindedir. 

kısa bir kaç zen hikayesi..
Ego

Öğrenci ustasına sorar:
Ego nedir?
Usta yüzünü buruşturarak öğrenciye dönüp,
"Bu ne kadar aptalca bir soru. Bunu sadece bir aptal sorabilir." der.

Öğrenci allak bullak olur, öfkeden kıpkırmızı kesilmiştir.
Usta gülümser ve şöyle der:
İşte ego budur!


Acıkınca Yerim, Susayınca İçerim

Bankei; Ryumon Tapınağı'nda öğüt verirken, Sevgi Budası adını dilden düşürmeme yoluyla kurtuluşa inanan bir Sinsshu rahibi, oradaki dinleyicilerin çokluğunu kıskanır ve kargaşa yaratmaya yönelir.

Mezhebimizin kurucusu, diye böbürlenir rahip, öyle doğaüstü güçlere sahiptir ki, ırmağın bir yakasında elinde fırça durmaktayken, yardımcısı karşı yakada bir kağıt tutarmış.
Öyle uzaktan, fırçayı değdirmeksizin kağıda kutsal yazılar yazarmış.

Sen yap da görelim, böyle bir mucizeyi!

Benim mucizem başka türlüdür:
Acıkınca yerim, susayınca içerim.  

aslına bakarsanız bu yazıları alıntı yaptığım sitedeki çoğu yeri alıntı yapmadım hoşuma giden yerleri alıntı yaptım. 'Neden' diye sorarsanız  zen birçok şeyi inkar ediyor; kutsal kitapalrı, Allah'ı, ölümlü olmayı(reenkarnasyona inanıyorlar) v.b.. büyük çoğunluğu inkar ve hiçe saymaya dayanıyor. üstelik hiçe saymaz diye başında yazdığı halde fakat zen aynı zamanda, insanın kendisini anlamasını söylüyor. insan kendisini anlarsa herhangi bir sıkıntı olmaz diyor.. ki bu gerekli birşeydir ve buna iç muhasebede diyebiliriz. kendinizi anlarsanız hatalarınızı düzeltmeye çalışırsınız :)

her ne olursa olsun benim nickimin amacı zen inancıyla uzaktan yakından alakalı değil çünkü o nicki seçmeden önce bütün bunları bilmiyordum :) ve yine her ne olursa olsun başka inançların bazı düşünceleri ne kadar mantıklı olursa olsun dinim İslam kitabım Kur'an nickim zennn :)

1 Ekim 2011 Cumartesi

Ben, lise ve uzun bir yazı..

Lise lise... hmmm.. hayalimdeki gibi değil aslında tam olarak ama kötü de diyemem :) okuldaki kızlar aşktan bahsetmekten vakit bulamıyorlar gibi geldi :( belki erkeklerle binalar ayrıdır diye bu kadar rahat konuşuyorlardır.. her lisede böyle mi acaba.. tamam güzel bir duygu olduğu söylenebilir ama sürekli bahsetmek artık alışkanlık olmuş gibi duruyor. ha hayalimdeki lise ortamı nasıl mıydı :D anlatayım: (öğretmenler iyi kötü anlatıyorlar onlara hayalimde yer vermemiştim ehehe :D ama memnunum hocalardan :)) arkadaş ortamında muhakkak ki Kore sever olması gerekir ki var aslında ama yakın arkadaş olarak seçtiklerim de pek seven yok :( neyse neyse.. işte çok iyi arkadaş olunmalı ve iyi ders çalışılmalı.. arkadaşların birbirini sürekli kopya için sıkıştırması hoşuma gitmiyor.. seçtiğim arkadaşlarda dersi en iyi olan Diyarbakırlı arkadaşımla benim ve sık sık 'ee sınavlarda kopya verirsin artık' diye sıkıştırıyorlar.. hoşuma gitmiyor. ben çalışayım onlar yatsınlar sonrada kopyayla sınavı geçsinler oh ne ala :( arkadaşlarımın telefon manyağı olması istemem.. buradaki arkadaşlarımın çok seviyor.. yav ne var o telefonlarda hala çözemedim. elin (pardon)şerefsiz oğluyla mesajlaşmak çok mu güzel, iyi, sevap bir şey :( ara ara uyarıyorum erkeklerle fazla haşır neşir olmayın diyorum ama pek takmıyorlar -.-" bir ara arkadaşlarımdan birisi demişti ki 'Zeynep senin bazen sağ tarafımdaki melek olduğunu düşünüyorum' hoş bir şey ama keşke biraz önem verseler dediklerime  :( neyse ya olmayan hayallerden bahsetmek gereksiz.. belki 10. sınıfa sınıflar karışınca istediğim ortamı yaparım. yanlış anlaşılmasın şimdiki arkadaşlarımı yine seviyorum iyi hoş kızlar ama bazı huyları hoşuma gitmiyor yoksa kesinlikle kötü insan değiller eğer öyle iseler de ben bilmiyorum ama sanmıyorum..


okulumda ilk en iyi arkadaşımı gördüm... ben 4. sınıfa kadar hiç yakın kız arkadaşım olmadı :D kızlar sürekli mızıkçılık yapıyor, ağlıyor küsüyorlardı.. ve benim küçükken sevmediğim halada sevmediğim özelliklerdir. belkide hep bu sebepten kızlarla değilde erkeklerle arkadaş olmuşumdur :D garip biriyim ben ya hehehe :) neyse ilk en yakın arkadaşım 4. sınıfta olmuştu. o kadar yakındık ki her sırrımızı birbirimizle paylaşır birbirimize oturmaya giderdik.. 6. sınıfta aramız bozuldu sonra.. sebepsiz yere :( halen o arkadaşımı çok seviyorum :( ama sırf şu vazgeçemediğim gururumdan kurtulsam da tekrar arkadaş olsak keşke.. gerçekten çok seviyordum iyi bir dostu, vardı onunda kötü yanları ama çokta iyi yanı vardı.. geçen onun beni gördüğünü fark ettim.. ee benim arkadaşımdı sonuçta onda da var aynı gururdan :D yazıyı okuyanlar sizce gidip barışayım mı onunla?


okul hakkında düşüncelerimi de yazayım bari :) okulumu sevdim ne kadar hayalimdeki kadar olmasa da güzel okul. disiplinli, eğitimi iyi ama sanki anadolu ve düzleri biraz ayırıyorlar.. mesela anadolular nöbetçi olmuyor düzler nöbetçi oluyor, anadolular 30 kişilik sınıflarda düzler 40-50, düzler bodrum katında oluyorlar ama anadolular en düşük zemin katta oluyorlar :( anadoluyum belki mutlu olmam gerekir ama onlara yapılan haksızlıktan dolayı rahatsız oldum..


öff bu aralar hep bardağın boş kısmını görür oldum.. kendimden rahatsız oluyorum. normalde en saçma salak durumda bile hep pozitifimdir ama kafama bir şey mi düştü benim yaa :D la la la çocuk olmak istiyorum tekrar o harika 4 yaşıma dönmek istiyorum... o hiperaktif gibi olan ağızı yırtılacakmış gibi gülümseyen, hoplayan zıplayan, ele avuca sığmayan çocuk olmak istiyorum.. büyüdükçe kafam karışıyor.. ERGENLİK!! ALLAH BELANI VERSİN! normalde ergenlikten uzak bir insanım :) anne ve babaya olan nefret, tembellik, hep damar şarkı dinlemeler, laf olsun diye hayattan nefret etmeler, gerçekten uzak tamamen duygu aleminde yaşamlar felan filan ben yaşamadım bunları..  sadece bazen fazla duygu kaplar halim hareketlerim değişir :D ne bileyim garibinde garibi biri olup çıkarım.. böyle durumlarda dahada fazla resim çizerim ama artık resim çizerken hep aynı tipleri çizmekten sıkıldım yaratıcı olamıyorum ilginç resimler çizemiyorum.. belki hep renksiz resim yaptığım içindir.. biraz farklı resim çalışmaları yapmak istiyorum.. 'ee istemekle olmaz dimi kalk çiz' :D yaparım inşallah :D  neyse sizin bu boş yazıyı okumanıza neden olduğum için özür dilerim.. aman ya okumasaydın ben mi zorladım :D neyse neyse neyseee sizi bu aralar takıntılı olduğum şarkıyla başbaşa bırakıyorum :D




NOT: her zaman böyle saçma konuşmam :) nadir olan bir durum :D hep böyle sıkıcı biriside değilimdir :) şen şakrak pozitif birisiyimdir :) hadi yazımı pozitife dönüşmüş birisi olarak bitireyim bariiii :D