Hikaye yarışmasına katılmıştım ama kazanamadım.. Kendime olan bütün güvenim altüst oldu resmen. Yarışmanın kazananlarının hikayeleri bir çıksa, çok merak ediyorum beni geçenlerin hikayelerini T.T Hikayemi de bir okuyun. Çok mu kötü olmuş yaaa?
*
*
AYNADAKİ YANSIMA
Loş bir odanın köşesinde, sallanan
sandalyesinde oturuyordu. Düşünceli yüzü pencereye dönüktü. Kat kat giyinmiş
olmasına rağmen üşüyen bacaklarına bir battaniye örtülüydü. Bir iç çekti, belli
ki kök salmış dertleri onu bırakmıyordu. Pencerenin pervazındaki yuvarlak
aynayı eline alıp, aynadaki haline baktı. Elini, beyazlamış saçları arasından geçirdi;
yüzündeki derinleşmiş kırışıklarda gezdirdi. Umutsuz bir hali vardı. İnanamıyor
gibiydi aynadaki yansımasına. Yaşlı görünmenin yanı sıra, biraz da içsel
düşünüyordu. Gençken idealistti, enerji doluydu, çalışkandı, kimisine göre
güzeldi de… Yapamadıklarını düşünüyordu. Oysa ne çok hayali vardı. Ama ne
olmuştu, ne olmuştu da hayallerinin birçoğunu gerçekleştirememişti. Olan şey,
bir depremdi. Öyle bir depremdi ki, şehir dümdüz olmuştu adeta.. Hayatının en
verimli, en önemli zamanındaydı; üniversiteye hazırlanıyordu. İşte o depremle
beraber bir başına kalmıştı. Yapayalnızdı. Deprem zamanında, devletin yaptığı
yardımlarla ayakta duran insanlardan birisiydi o da. Ardından tanıştığı birkaç
kişinin yardımıyla, depremden etkilenmemiş başka bir şehre gitmişti. Kendisinin
olan hemen hiçbir eşyası yoktu, yardımlarla alabildiği birkaç parça elbise ve
bir çift ayakkabısı vardı. O durumdayken yaşam zordu tabi. Hayat, en sert
sillesini en olmadık zamanda atmıştı. Üniversite için tekrar çalışabilecek ne
parası kalmıştı, ne umudu, ne de morali. Dolayısıyla gelecek hayallerinin hemen
hepsi imkansızlaşmıştı onun için. Çeşitli işler bulup, temiz yollardan para
kazanmak için çalışmıştı. Tanıştığı bir bayan; onu çok sevip, yardım etmişti.
Hayallerini gerçekleştirmemişti ama en azından daha az zor bir hayat
sağlamıştı…
Kapının eşiğinde elinde bir bardak su ile
beliren küçük çocuk, onu düşüncelerinden sıyırıp aldı. Küçük çocuk:
-
Babaanne, suyunu
getirdim.
Dedi. Sanki daha
demin ki düşüncelerini unutmuştu. Torununa gülümseyerek:
-
Getir bakalım,
boğazım kurudu yahu.
Dedi. Torunu
utanırmış gibi kıkırdadı. Yanına gelip bardağı ona uzattı. Elindeki aynayı,
pervaza geri bırakıp bardağı aldı. İçtiği her yudumda, boğazını tıkamış olan
anıları aşağı iniyordu. Bardağı torununa verdikten sonra, torunun başını
okşayıp içeri gönderdi. Aynayı tekrar eline alıp gülümsemeye başladı. Bu sefer
aynada gençliğini görüyordu. Capcanlı, gülümseyen bir yüz görüyordu.
-
Yarın ne olacak
kim bilebilir ki. Belki bir deprem belki de başka bir felaket hayallerimize
engel olabilir. Bambaşka olaylarda gelebilir başımıza. Önemli olan yarınımızda
da sağlam kalabilmek ve mutlu olabilmek için nedenler bulabilmek. Evet
gençliğim; sen aklıma geldikçe üzüntüye boğuluyorum ama yine de mutlu
olabiliyorum. Hayallerimin birçoğu gerçekleşememiş olsa da hayat güzel ve
yaşamaya değer…
Zennn
Yorum sizin...